Kripto paraların hayatımıza girmesi 21. yy’ın en büyük fintech gelişmelerinden birisi olarak tarih kitaplarında yerini aldı. Satoshi Nakamoto takma adını kullanan kişi veya grubun ‘Bitcoin: A Peer to Peer Electronic Cash System’ isimli whitepaperla hayatımıza kazandırdığı Bitcoin’in piyasa değeri sıfırdan 2017 sonunda 20 bin Amerikan Doları’na kadar yükseldi (Kaynak: coinmarketcap.com). Diğer kripto paralarla birlikte Bitcoin’in toplam piyasa değeri ise kısa bir süreliğine 800 milyar Amerikan Doları’na ulaştı (Kaynak: coinmarketcap.com). Kullanıcılarına merkezi bir otoritenin onayına (muamele veya clearance) ihtiyaç duymadan mevcut tüm para transfer metodlarından çok daha hızlı bir şekilde para transfer imkânı veren kripto paralar, merkezi otoritenin yokluğu sebebiyle küresel piyasaların özgürleşmesi yolunda önemli bir yol kat edilmesini sağladı. Bazıları bu denetimsizliği kötü amaçlarla kullanılacağı gerekçesiyle tehlikeli görürken, bazıları ise üçüncü kişilerin ortadan kaldırılmasını sağladığı ve bürokratik süreçleri neredeyse sona erdirdiği için kripto paraları faydalı görmektedir.
Görüş farklılıklarının hali hazırda devam ettiği günümüzde, kripto paralar milyarlarca dolarlık piyasa büyüklükleriyle hayatlarımızda var olmaya devam edecek gibi duruyor. Kendi milyarderlerini yaratan, dünyada milyonlarca insan tarafından kullanılan, geleneksel problemlere yaratıcı çözümler sunan kripto paraların hukuk dünyası açısından en temel sorunu bu devrim niteliğindeki araçların hukuki statüsünün tespiti. Hukuki statüsü tespit edilen kripto paraların sermaye piyasaları hukuku ve vergi hukuku açısından sonuçlarını tespit etmek çok daha kolaylaşıyor.
Contents
Mevcut Kanunlar Işığında Kripto Paralar
Ülkemiz kripto paraların düzenlenmesi açısından yasaklayıcı bir tutum içerisine girmese de, bu yönde bir aksiyon almaktan kaçınarak ne yazık ki gelecekte ortaya çıkabilecek sorunlara ihmal yoluyla zemin hazırlıyor. Hali hazırda kripto paraları düzenleyen herhangi bir mevzuat veya yasama faaliyeti bulunmuyor. Bu sebeple de var olan yasaların yorumlanması suretiyle bir sonuca ulaşılması gerekiyor.
Elektronik Para Mevzuatı
Ülkemiz 2007/64/EC numaralı AB Ödeme Hizmetleri Direktifine paralel olarak 2013 yılında 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunu yürürlüğe koymuştur. 6493 sayılı Kanun’un 3. Maddesinde ise elektronik para şu şekilde tanımlanmıştır:
“Elektronik Para: Elektronik para ihraç eden kuruluş tarafından kabul edilen fon karşılığı ihraç edilen, elektronik olarak saklanan, bu Kanunda tanımlanan ödeme işlemlerini gerçekleştirmek için kullanılan ve elektronik para ihraç eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından da ödeme aracı olarak kabul edilen parasal değer”dir.
Kanun uyarınca Türk elektronik para mevzuatı elektronik para ihracı için karşılık olarak dolaşıma alınan elektronik paranın gerçek para karşılığı bulunmasını ve ihracın kayıtlı bir kuruluş tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak, kripto paralar hem rezerv gereksinimlerini karşılamamakta hem de genellikle kayıtlı bir elektronik para kuruluşu tarafından ihraç edilmemektedir. Bu sebeplerle de, kripto paraların Türk mevzuatı açısından elektronik para olarak sınıflandırılmaları mümkün görünmemektedir. BDDK’nın 25 Kasım 2013 tarihli ve 2013/32 sayılı basın açıklaması da kripto paraların hukuki statüsünü şu şekilde değerlendirmektedir:
“Herhangi bir resmi ya da özel kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve karşılığı için güvence verilmeyen bir sanal para birimi olarak bilinen Bitcoin, mevcut yapısı ve işleyişi itibarıyla Kanun kapsamında elektronik para olarak değerlendirilmemekte, bu nedenle de söz konusu Kanun çerçevesinde gözetim ve denetimi mümkün görülmemektedir.”
Yine aynı basın açıklaması, Bitcoin benzeri diğer sanal paraların da aynı Bitcoin gibi elektronik para niteliği taşımaması nedeniyle Kurum’un gözetim ve denetim yetkisi dışında kaldığını ve kullanıcılarının sanal paraların barındırdığı risklerin farkında olmaları gerektiğini belirtmektedir.
Para mı? Emtia mı?
Türk Ceza Kanunu m. 198 uyarınca, yalnızca devlet tarafından ihraç edilen menkul kıymetler para niteliği taşımaktadır. Ayrıca, Türk Anayasası’nın 87. maddesi uyarınca, para basma yetkisine sahip devlet organı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gösterilmiştir. İlk bakışta bu sınırlamalar, kripto paraların para olarak sınıflandırılamayacağı gibi anlaşılsa da, hükümlerin egemenlik yetkisine bağlı olarak çıkarılan resmi paraya işaret ettiği düşünülmelidir. Resmi paranın dışında karşılaştırmalı hukukta özel para türlerine de rastlandığı görülmekte olup, Türk mevzuatında ise herhangi bir özel para düzenlemesi veya yasağı bulunmamaktadır. Bu durumda, kripto paraların de facto özel para olarak sınıflandırılmasında bir sakınca bulumamaktadır.
Diğer taraftan, karşılaştırmalı hukukta kripto paraları emtia olarak sınıflandıran pek çok ülke de mevcuttur. Ancak, kripto paraların Türk mevzuatında emtia olarak sınıflandırılması mümkün görülmemektedir. Zira, emtialar nitelik olarak taşınır mallardır ve taşınır mal kavramı Medeni Kanun m. 762’de şu şekilde düzenlenmiştir:
“Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.”
Kripto paralar ne taşınabilen maddi şey ne de doğal güç olmadığı için, taşınır mal olarak sınıflandırılamayacaktır. Bu sebeple de taşınır malların bir alt grubu olarak emtia sınıfına ait olması da mümkün görünmemektedir.
Değerlendirme
Bu bilgiler ışığında, karşılaştırmalı hukukta karşılaştığımız “para mı emtia mı” sorusunun cevabı Türk hukuku için “emtia değil” olacaktır. Para sınıflandırması konusunda ise, kripto paranın özel para veya yabancı para olarak sınıflandırılmasının önünde doğrudan bir engel bulunmamaktadır. Örneğin, Almanya ve İngilitere kripto paraların “değişim aracı” ve “hesap birimi” özelliklerine odaklanarak, doğrudan bir mevzuat düzenlemesi olmadan, idari işlemler yoluyla kripto paraları yabancı para ve özel para olarak değerlendirmektedir. Ancak, kripto paraların ABD, Kanada ve Avustralya’da olduğu gibi emtia olarak sınıflandırılmak istenmesi durumunda, Medeni Kanun m. 762’nin tekrar düzenlenmesi gerekecektir.
Bir önceki yazımız olan En basit anlatımla dolar neden yükseliyor? başlıklı makalemizde dolar, dolar neden yükselir ve döviz neden yükselir hakkında bilgiler verilmektedir.